GİRİŞ

Emir Nedir? Bu çalışmamızda, özellikle askeri hukuk bağlamında emrin içeriği, özelliği ve verilen emirlere uyulmaması hallerinde ortaya çıkabilecek sonuçlar, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu, 6413  sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri  Disiplin Kanunu, 211 sayılı İç Hizmet  Kanunu, İç Hizmet  Yönetmeliği ve Askeri Yargıtay’ın  kararları  ve  uygulamaları ışığında kısaca incelenecektir.

Bilindiği üzere disiplin, askerliğin temelini oluşturmaktadır. Disiplinin olmadığı ve dolayısıyla hiyerarşinin sağlanmadığı alanlarda kuralların yerini kuralsızlıkların, asayişin yerini de anarşinin alacağı bilinen bir gerçektir. Bu kapsamda, disiplinin tesisi için verilen emirlere itaatin askeri disiplin açısından son derece önemli olduğu izahtan varestedir. Silahlı kuvvetlerde emre itaatsizliğin, diğer kurumlara  göre   daha  ağır sonuçlar  doğuracağından dolayı yapılan itaatsizlikler ciddi yaptırımlara tabi tutulmuştur.

EMRE İTAATSİZLİK VE İLGİLİ KAVRAMLAR

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  88  ve  89 uncu  maddelerinde itaatsizlikte ısrar edenlerin suçu  ve  bu  suçun  nitelikli  unsurları ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bununla  birlikte,  6413  sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri  Disiplin Kanunu’nun 19 uncu maddesinin 1. Fıkrasının (a) bendinde Hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren disiplinsizlikler içerisinde yer alan emre itaatsizlik de, “kasıtlı olarak hizmete ilişkin bir emri tam yapmamak ya da değiştirerek veya sınırını aşmak suretiyle yapmak” olarak tanımlanmıştır. İtaatsizlikte bulunduğu düşünülen  askeri personel hakkında 6413 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin 1 inci fıkrası ve 26 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası nazara alınarak personelin rütbesine göre yapılacak değerlendirme neticesinde disiplin amirleri/disiplin kurulları tarafından disiplin cezası tesis edilebilmektedir.

Aynı zamanda, 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ek 2 sayılı çizelgede disiplin cezalarının cinsine göre ceza puanı sisteminin uygulanması dolayısıyla subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen ceza gelecekteki askerlik hizmetini birçok yönden etkilemektedir. Bu durum subaylar ve astsubaylar açısından, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu’nun 21’inci maddesi dikkate alındığında ve verilen cezaya bağlı olarak yol açtığı etkiler de düşünüldüğünde, her bir disiplinsizlik tipinin personel bakımından iyice öğrenilmesi gerektiğinin çalışmamız bakımından ise itaatsizlik disiplinsizliğinin unsurlarının bilinmesi büyük önem arz etmektedir.

Kaldı ki; 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 43 üncü maddesi gereğince Yüksek Disiplin Kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezaları ile subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından barış zamanında verilmiş olan aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezalarına karşı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde iptal davası açılabileceği gibi bu şekilde haklarında hukuka aykırı verildiği düşünülen cezalara karşı ilgili personelin yargı denetimine başvurma imkânı mevcuttur.

Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, askeri öğrenciler ile erbaş ve erlere verilecek disiplin cezalarına karşı yargı yoluna gidilemeyecektir. Subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı da yargı yoluna gidilemeyecektir. İdarenin tek yanlı irade açıklamasıyla ortaya çıkan idari işlemler, bir hiyerarşi içinde bulunan kamu görevlilerinin izin, onay, olur, emir ve talimatları gibi sözlü veya yazılı hukuki süreçlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkar ve hukuki açıdan bir idari işleme dönüşür. Ast ve üst şeklindeki dikey bir hiyerarşi içinde, yetkili amir tarafından verilen bir emir, astları tarafından uygulanarak, idari işlemler sonuçlandırılmış olacaktır.

Bu açıdan emre  itaatsizliğin daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle  hizmet,  vazife,  emir, amir, ast, üst ve disiplin gibi  kavramları bilmek ve anlamak gerekmektedir. TSK’da vazife, hizmet  ve  emir  kavramlarının  birbirleriyle  bağlantılı olduğu ve yer yer iç içe geçtiği ve uygulamada bu kavramların bazen aynı hukuki sonucu ihtiva ettiği bilinmektedir. Vazife kavramı,  hizmetin  yapılması  hali  iken silahlı kuvvetler uygulamasında  bu kavram emir olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hizmet  kavramı,  İç  Hizmet  Kanunu’nun  6’ncı  maddesinde  Kanunlarla ve nizamlarda yapılması  veyahut  yapılmaması  hüküm altına alınmış hususlarla ilgili olarak, amir tarafından  yazılı  veya  sözlü olarak  emredilen  veya  yasak  edilen  işler şeklinde tanımlanmıştır. Askeri Ceza Kanunu’nun   12 nci  maddesinde  ise hizmet  “gerek malum gerek muayyen  olan ve bir  amir  tarafından  emredilen  bir  askeri  vazifenin  madun tarafından yapılması  hali” şeklinde  tanımlanmıştır.

Bu açıdan bakıldığında, hizmetin kamusal bir yönünün var olması gerekmektedir. Bu nedenle, Silahlı Kuvvetlerin ilkeleri ve ihtiyaçlarının esas alınarak ast tarafından  bir  görevin  hizmetin gereği  olup  olmadığını  ve  buna  ilişkin  emrin  yerine getirilip getirilmeyeceğinin değerlendirmesi asgari düzeyde de olsa yapılmalıdır. Emrin yasal  tanımı ise  sadece  İç Hizmet  Kanunu’nun  8’inci maddesinde  yapılmıştır.  Buna  göre,  emir  “hizmete ait  bir talep veya  yasağın sözle, yazı  ile  ve  sair  surette  ifadesidir.”  şeklinde tanımlanmıştır. İç Hizmet Yönetmeliğinin 28 inci maddesine göre emir, “ her türlü askeri vazifelerin ve hizmetlerin nazımıdır” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu açıdan Emrin hizmete ilişkin olması disiplinsizliğin/suçun oluşabilmesi için aranan şartlardandır. Keza böyle bir emrin varlığından muhatabın bilgisinin olması gerekir. Yukarıdaki tanımlardan yola çıkarak bir emrin hukuki olarak “hüküm” ifade edebilmesi için emirde bulunması gereken asgari şartlar aşağıdaki gibidir:

  • Emrin  yetkili  bir  amir  tarafından verilmesi
  • Emrin hizmete ilişkin olması,
  • Kanun ve nizamın gösterdiği şekil ve muhtevaya ilişkin koşullara uygun olması şeklinde ifade edilebilir.

Amir kavramından anlaşılması gereken husus ise 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nun 9 uncu maddesinde, “makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimse” şeklinde  tarif edilmiştir. Amirin  yetkili veya yetkilendirilmiş  olmasından  kastedilen husus ise, amirin  zaman,  yer  ve  görev bakımından emir vermeye  yetkili  olması ve bu göreve yetkili kılınmış olmasıdır. Türk silahlı kuvvetlerinde  amirlik görevleri  göreve  atamadan,  vekâlet  etmekten  veya  bazı görevlerden  doğan  sınırlı amirlik (Nöbetçi  Amirlik  gibi) şeklinde  olabilmektedir. Üst tabiri, rütbe veya kıdem büyüklüğünü ifade etmekle birlikte kural olarak  üst  vasfında bulunan  kişilere  emir  verme  yetkisi tanınmamıştır.

EMRİN İSTİSNALARI VE DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR

İç Hizmet    Kanunu,  bazı istisnai  hallerde  üstlerin de emir  verebileceği durumları   düzenlemiştir. 211 sayılı İç Hizmet  Kanunu’nun  23  ve  24 üncü maddelerinde  yer  alan  istisnalar  incelendiğinde;  23 üncü  maddede  yer  alan  Fesat ve isyan halinde bulunan bir kıta, karargah veya askeri kurumda intizamı temin etmek, yağmacılığın önünü almak ve kaçak askerleri çevirmek için bu halleri gören her üst emir ve kumanda işini üzerine almak ile vazifesi ile mükelleftir durumu  gerçek  anlamda  bir  istisna  olarak telakki edildiği  ancak  24 üncü maddede  yer  alan  Disipline aykırı gördüğü her hale müdahaleye ve emir vermeye her üst görevlidir kuralı ise bu aykırılıkların  kapsamının çok geniş  olmasından bahisle  istisnanın adeta kural haline geldiği söylenebilir.

Nitekim Askeri Yargıtay, hizmete  ilişkin emrin  ne  olduğunun  kanunlarımızda  gösterilmiş olduğunu,  amirlerin  emir  vermek veya  vermemek  gibi  bir  sorumsuzluk  içinde  olmayıp, vazifenin  gerektirdiği  emirleri vermek  ve  vazifenin  gerektirmediği  emirleri  vermemekle yükümlü  olduğunu, vazifeyle  ilgili  olmayan  emirlerin  suçun  konusu  olamayacağını, bunun her  somut olayda  ayrıca  değerlendirilip  belirlenmesi  gerektiğinin  anlaşılmakta  olduğunu belirtmiştir. (As:Yrg.  Drl.Krl.  E:2014/25,  K:2014/30,  3.4.2014  tarihli  kararı). Keza İç Hizmet Kanunu’nun 19’uncu maddesinde Amirin, maiyetine hizmetle münasebeti olmayan emir veremeyeceği halini düzenlemiştir.

Kaldı ki; amirin verdiği emrin askeri görevin iflasına dönük olması  lazımdır. Emir hizmete ilişkin değilse emre itaatsizlik disiplinsizliği/suçu oluşmayacaktır. Fakat Amirin konusu suç teşkil etmeyen ve diğer düzenlemelerde yer almayan konularda da emir vermesine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu  tür  emirlere  riayet  edilmesinde kuşkusuz bir zorunluluk  vardır. Ancak, konusu suç teşkil eden emir ast tarafından Anayasanın 137’nci maddesinin 2 nci fıkrası gereği hiçbir suretle yerine getirilmeyecektir. .Akabinde yine Anayasanın 137’nci maddesinin 3 üncü fıkrasında  Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır hükmü ile kanunsuz verilen emre istisna getirilmiştir.

Bu niteliği bulunmayan  emirler,  idari  ve  disipline  ilişkin  emirler mahiyetinde  olup,  bunlara uyulmamasının  yaptırımı  da kendisini  disiplin  cezası  şeklinde  göstermektedir. Yani disiplinsiz  bir  eylemin  kesinlikle  yaptırımsız  kalmadığı As.Yrg.1.D.  29.12.2004  tarihli E.2004/1536,K.2004/1530  sayılı  kararında görülmektedir. Hizmete  ilişkin bir  emrin, askerliğin  maksat  ve  menfaatlerinin  istinat ettiği  ve  askerlik  varlığının  gerektirdiği  bütün  hizmetleri  kapsaması gerekir.

Konuyla ilgili olarak, As.Yrg.1.D.29.12.2004  tarihli  E.2004/1536,K.2004/1530  sayılı kararında, dava konusu olayda bölük komutanı tarafından verilen 4 No.lu emirde batarya personelinin radyo, teyp ve kayıt cihazı bulunduramayacakları ve bunları dinleyemeyecekleri şeklindedir. Söz konusu durumda, emrin  içeriğinden  belli  bir  hizmet  amacı güdülmediği görülmektedir. Dikkat edilirse verilen emir “nöbet sırasında veya araç kullanırken veyahut eğitim sırasında ya da bir görevin ifası sırasında radyo, teyp ve kayıt cihazı dinlenmeyecektir” şeklinde değildir. Dolayısıyla, verilen emir bu amaca yönelik olsaydı o zaman amirin hizmetin aksamaması veya gereği gibi yapılmasını sağlamak amacıyla böyle bir emir verdiği söylenebilirdi.

Benzer şekilde tamamen cezalandırma amacıyla verilen emirlerin hizmete ilişkin olmadığı dikkate alındığında suçun maddi unsurlarının oluşmadığı sonucuna varılmış ve bu nedenlerle mahkeme hükmün esas yönünden bozulmasına karar vermiştir. (As.Yrg.1 D. 17.10.2012 E.2012/1247, K2012/1168). Başka bir kararda ise “Birlik içinde alkollü içki içilmemesi hususundaki emri tebellüğ ettiği halde, personel gazinosunun mutfağında votka içen sanığın eylemi AsCK 87’ncü maddesindeki emre itaatsizlikteki ısrar suçunu oluşturur” denilmiştir. (As.Yrg.Drl.Krl. 10.06.1999 135/126 POLATCAN age s. 845)

Amir tarafından istenilen davranış şeklinin  hizmete  ilişkin olarak  kabul  edilebilmesi  için  askerî  hizmet gerekleriyle ilişkili olarak  istenilmiş  olması ve doğrudan ilgili kişilere  yöneltilerek somutlaştırılması ve bunların yanında meri mevzuat uyarınca verilen emir karşılığında yapılacak eyleme  karşılık herhangi bir  yaptırımın  öngörülmemiş olması  gerekmektedir. Öte yandan, benzer olayda “her ne kadar personele imzalatılan Emniyet ve Kaza Önleme Talimatının ilgili maddelerine aykırılık nedeniyle ‘Emre itaatsizlik’ disiplinsizliğinin oluştuğu değerlendirilmiş olsa da söz konusu talimatın genel, soyut ve düzenleyici işlem niteliğinde olması ve emrin kişiselleştirilmemiş olması nedeniyle, ‘emre itaatsizlik disiplinsizliğinin’ oluşmadığı”  Askeri Yargıtay ve disiplin kurullarınca kabul edilmektedir. Nitekim  As. Yrg.1’inci D.nin 23.06.2004 gün ve 2004/709-706 sayılı bozma ilamında talimat içerisinde bulunan ‘terli su içmeyeceğim’ ‘reçetesiz ilaç kullanmayacağım’ gibi askeri personelin can güvenliğini korumaya dönük tedbirler genel mahiyette olmasından ötürü emre itaatsizlikte ısrar suçuna oluşturmayacağına karar verilmiştir.

Bu halde,   amir  tarafından  verilen emrin hizmete ilişkin olabilmesi için somutlaştırılarak asta  yöneltilip  sübjektif  hale  getirilmesi gerekmektedir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 87 nci maddesinin 1. fıkrasında  verilen emirleri  hiç  yapmayan  askerlerin, bir aydan  bir  yıla kadar,  emrin  yerine  getirilmesini  söz  veya  fiilleri  ile  açıkça  reddeden veya  emir  tekrar edildiği  halde  emri  yerine  getirmeyenlerin  üç  aydan  iki  yıla  kadar hapis  cezası ile cezalandırılacakları  hüküm altına alınmıştır. İç  Hizmet  Kanunu’nun  9 uncu maddesinde ise  emir  verme yetkisinin  amire  ait  olduğu  açık  bir  şekilde düzenlenmiştir.

Bu kapsamda, astların amirlerine karşı iç hizmet kanunu madde 14 minvalinde mutlak olarak itaat etmesi kuralı gereği, yetkili makamlar tarafından usulüne uygun olarak yetkilendirilen amirler tarafından usulüne uygun verilen emir ve talimatların yerine getirilmesi zorunludur. Keza İç Hizmet Kanunu’nun 21 ve 22 nci maddelerinde görüldüğü üzere emirler, kaideten birbirine bağlı makamlar ve kumandanlar tarafından bir silsile takip edilerek verilir demek suretiyle, bir amirin verdiği emir yapılırken daha büyük bir amirden evvelki emre muhalif ikinci bir emir daha alınacak olursa, ikinci emri veren amire evvelki emir bildirilir. Eğer ikinci amir kendi emrinin yapılmasında ısrar ederse bu amirin emri yapılır ve birinci amire malumat verilir. Eğer daha büyük amire birinci amirin emrini bildirmeye hal ve zaman olarak müsait değilse vaziyete uygun olan emir kendi mesuliyeti dâhilinde yapılır ve amirlere bildirilir şeklinde düzenlenmesi gereği ast, itaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketlerden kaçınmalıdır.

Kendisine askeri  hizmetle ilgisi olmayan bir emir verildiğini düşünen ast, 6413 sayılı Türk  Disiplin Kanunu’nun  18 inci maddesinin 1-c hükmüne istinaden  silsile yolunu takip ederek, bir üst disiplin amirine şikâyette bulunabilecektir. Diğer taraftan, açıkça hukuka aykırı olarak tesis edilen disiplin cezasına karşı disiplin amirinin bu cezayı geri alıp alamayacağı hususu da izaha muhtaçtır. Her ne kadar Danıştay disiplin cezası verme işleminin öteki idari işlemlerden daha farklı yargısal mahiyette olduğunu ve sıkı şekil şartlarına tabi kılındığını ve/veya bu nedenli de geri alınamayacağını kabul etse de doktrinde çoğunlukla kabul edilen görüşe göre, disiplin   cezasının yükümlendirici işlem olduğu dolayısıyla işlemin ilgilisi,  idare  veya  3.  kişiler  lehine  hak  yaratmadığı dolayısıyla açıkça  hukuka aykırı olan idari işlemin başka bir idari işlemle  geri  alınabilmesi hukuki güvenlik ilkesi gereği mümkün olabilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Bilindiği üzere, idari işlemin özellikle kurucu unsurlarında ağır ve apaçık hukuka aykırılık bulunduğu takdirde yokluk hali söz konusu olacaktır. Bunun  sonucu  olarak,  yoklukla  malûl  işlem  her  zaman  geri  alınabileceği  gibi iptaline ilişkin  dava da  her  zaman  açılabilmelidir. Pek tabi personelin öncelikle itiraz yoluna başvurmuş olması gereklidir.

Emre  itaatsizlikte  ısrar  suçu  özgü  bir  suçtur.  Dolayısıyla bu  suçun  failleri  ancak  asker kişiler  olabilecektir. Neticede “Emre  İtaatsizlik  Disiplinsizliği” ise emrin  tam  yapılmaması, değiştirilerek  yapılması veya  sınırının  aşılması  suretiyle  yapılmasıdır.  Türk Silahlı Kuvvetleri  Disiplin Kanunu’nun 19 uncu maddesinde sayılan hallerin  dışında da  bu disiplinsizliğin  oluşup  oluşamayacağının açıklığa kavuşturulması ve açıkça belirlenmesi gerekmektedir.  Mezkûr Kanunun 8 inci maddesinin 2. Fıkrasında da  söz konusu Kanunda  yer  alan disiplinsizliklere  nitelik  ve  ağırlıkları  itibarıyla  benzer  eylemlerde bulunanlara  da aynı cezaların  verileceği  hüküm altına alınmıştır.

SONUÇ

Emre  itaatsizlik hallerinin maddi unsuru  amir tarafından sözle veya yazıyla somut olarak asta yöneltilmek suretiyle kişiselleştirilen askeri hizmete ilişkin açık, kesin ve anlaşılır bir emrin ast tarafından Kanunun aksine davranış biçimiyle  ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan hem itaatsizlik eyleminin temel şekli  olan  emrin  hiç  yapılmaması  hali ile  emre itaatsizlik  disiplinsizliğinin aynı anda  oluşması  için sayılan  hareketlere  nitelik  ve  ağırlık olarak  benzeyen  diğer olayların da bir  eylem  kabul  edilip  kişiye ayrıca  emre  itaatsizlik disiplinsizliğinden  dolayı da  ceza  verilip  verilemeyeceği  konusu tartışmalıdır. Konuyla ilgili olarak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından verilen ilişkili kararlarında Kanun  koyucu tarafından  açık  veya  örtülü  bir  şekilde  kabul edilmediği dikkate alındığında,  Askeri Ceza Kanunu’nun 87 inci maddesinde sayılan  fillerin  işlenmesi halinde benzetme yoluyla  disiplin cezası verilemeyeceği değerlendirilmektedir. Kaldı ki Askeri hizmetin çeşitliliği nazara alındığında bu minvalde kanunilik ilkesine de aykırı olan düzenlemede suçun maddi unsurunu oluşturan ‘hizmet’ ve ‘emir’ kavramlarının da dar anlamda yorumlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, amirin bir şekilde askeri hizmetle ilişkilendirilebilecek her türlü emrine karşı davranışın suç teşkil etmesi söz konusu olabilecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin